Powered By Blogger

18 Kasım 2010 Perşembe

4

O otobüs üzerime üzerime gelirken, sessiz kıpırtısız bir şekilde bekledim. Sanki beynimin bir yarısı durmuştu, diğer yarısı ise yavaş çekimle otobüsün gelip bana çarptığını, yere düşüşümü, yüzümün kaportada dağılışını, saçlarımın tekerlekler arasında kalışını ve o acı fren ile biten can çekişme sahnemi kurguluyordu. Hayattan sessiz ve kıpırtısız bir vazgeçiş anı. Aslında belki tam şu anda olsa, hazır kaslarım gevşemiş, seratonin salgım artmışken bu işe bir son versek.. Aklımdan geçen en hızlı düşluünce bu olmalıydı ve işte o acı frenle kendime geldim. Otobüs şöförünün ağız ve el hareketlerinden nasıl sövdüğünü anlayabiliyordum. Pardon der gibi elimi kaldırıp yolun karşı tarafına geçtim. Korkmuştum, uzun zamandır hissedemediğim bir duyguydu bu. İçimden içtiğim antidepresana, o ilacı veren doktora ve en çok en çokta kendime küfrediyordum. Ne için, kim içindi bütün bunlar, küfürlerimden payını alan biri daha oldu ama çok sonra farkettim nedenini, nedenimi..

15 Kasım 2010 Pazartesi

3

"Ben kendimden, yaşantımdan sıkıldığımı söyledikçe, hayatıma bir renk katmam gerektiğini yoksa aklımı kaçıracağımı yineledikçe, bana "su akar yolunu bulur" derdi hep sevgilim. Herşeyi akışına bırak, hayatı da.. su akar yolunu bulur.. su akar yolunu bulur.. su akar yolunu bulur.. Su aktı evet, sen benim hayatımdan gittin. Su akar yolunu bulur sözünü sürekli tekrarlamanda beni gidişine hazırlamak için miydi? Tabi beni tüm sevecenliğinle göğüsüne yatırırken yada serçe parmağını tutmam için uzatırken de beni aslında ayrılığa hazırlıyordun değil mi?

Yine aynı sorgulamalar, yine içimi deşiyorum..  Yargılar, sorgular,suçlamalar.. didik didik eder, kinlenir, hırslanır, bağırır çağırır sonunda inançsızlaşırsın. Neden yapıyorum ki bunu kendime, her terkedilişte biraz daha hissizleşirken, aslında yaralarım iyileşmişken ben kendi kendime kabuklarımı yoluyorum. Bu muyum, bu kadar mıyım, varoluş nedenim bir adama aşık olup hayatımın sonuna kadar ondan bir adım uzağa gidemeyerek, hergeçen gün kendimi biraz daha tüketmek mi? Saçmalıyorum farkındayım ama bundan 3-4 sene önce içine sığdıramadığı enerjisi ile dünyayı değiştirebileceğine inanan o kız yok artık. Yorgun vede bıkkınım.. Bıkkınlığım kendimden, yorgunluğum içinde kaybolduğum şu zamandan. Nereye gidebilirim nasıl bir adım atabilirim diye kendimi sorgularken, bağlı olduğum bu adamı nasıl sonsuza dek terkedebilirim diye kaçış planları yaparken kendime nasılda zarar vermişim. Bir yanda koskocaman ben dururken bir tarafta sen ne kadar büyümüşsün ki seni bırakıp gidebilecek cesareti kendimde bulamıyorum. Günün sonunda kendimle başbaşa kalmaya cesaretim yok. Güvenli görüp arkana sığınmışım resmen, şimdi senin kocaman varlığını arkama alıp yola çıkmak mı.. Korkuyorum kendimden, kaçırdıklarımdan, geçen zamanı telafi edememekten, hayattan korkuyorum, yeni insanlardan bu yalın, sade ve sadece sana adanmış hayatı bırakıp güvenlikten kaçmaktan, benim kendime göre güvenli bölgemi terketmekten, karşı karşıya kalacağım dünyaya boyun eğmek zorunda kalmaktan korkuyorum. Başka insanlarda parçalanmaktan ve ardından parçalarım birbirlerini bulurken ortaya çıkan bana katlanamamaktan korkuyorum. Ama yapacağım, yapmalıyım bunu kendime borçluyum. Bunu bu güne kadar peşinden koştuğum hayallerime, uğruna kendimle, ailemle ve çevremle girdiğim kanlı savaşlara borçluyum. Sadece kendim olmaya çalışırken kaybettiklerime ve kaybederken kazandığım herşeye borçluyum. Bunların yanında sana da borçluyum, aşık olduğun o kadını kaybettim ilişki içerisinde, kendimi var edemedim, seni kaybetmekten korkarken kaybettiğim kendim.. Kendimi aslında sana borçluyum o yüzden kendimi aramak için yola çıkıyorum.."

Akıntıya bıraktım kendimi

Kum gibi rüzgarda savrulmaya
İndirdim kalkanlarımı
Kaldırdım yelkenlerimi..

Denizler fora
Yağmur ve bora
Korkum yok
Gitmekten uzaklara..